SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

MENASİK BAHSİ

<< 1771 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا الْقَعْنَبِيُّ عَنْ مَالِكٍ عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ عَنْ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِيهِ قَالَ بَيْدَاؤُكُمْ هَذِهِ الَّتِي تَكْذِبُونَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِيهَا مَا أَهَلَّ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِلَّا مِنْ عِنْدِ الْمَسْجِدِ يَعْنِي مَسْجِدَ ذِي الْحُلَيْفَةِ

 

Salim b. Abdullah’tan rivayet edildiğine göre, babası Abdullah b. Ömer şöyle demiştir:

 

Şurası (sizin) Resûlullah (s.a.v.) hakkında iddiada bulunduğunuz Beydâ'nızdır. Resûlullah (s.a.v.) ise, atıcak mescidin yanında, yani Zülhuleyfe mescidinde ihrama girdi.

 

 

İzah:

Müslim, hac; Tirmizî, hac; Nesâî, menâsik; Muvatta', hac; Ahmed b. Hanbel, II, 66, 154; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, V, 38.

 

Metinde geçen Beydâ, sahra ye çöl demektir. Fakat burada Zülhuleyfe'nin Mekke tarafına düşen ve oraya yakın  bulunan bir tepedir. Orada bina ve benzeri şeyler bulunmadığı için "çöl" anlamına gelen *'Beydâ" ismi verilmiştir.

 

Ulemâ Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in ihrama nereden girdiği konusunda ihti­lâf etmişlerdir. Bazılarına göre Zülhuleyfe mescidinde iken ihrama girmiş, bir takımları da mescidden çıktıktan sonra Beydâ denilen tepede telbiye ge­tirdiğini söylemişlerdir.

 

Hanefî imamlarından Tahâvî diyor ki; "Ulemâdan bir cemaat Resûlul­lah (s.a.v.)'ın Beydâ'da ihrama girdiği rivayetini kabul etmemişlerdir. Zira İbn Ömer'in rivayet ettiği bir hadiste Hz. İbn Abbas'm şunları söylediği ifade ediliyor:

 

"Ben bu hususu herkesten iyi bilirim. Resulullah (s.a.v.)'dan sâdır olan hüccet birdir. Halk o hüccet hakkında ihtilâf etmişlerdir. Resûlullah (s.a.v.) hacca niyet ederek yola çıkmıştı, Zülhuleyfe mescidinde iki rekât namaz kıldığı vakit orada hacca niyet ederek telbiye getirdi. Bazıları bunu işiterek belletmişlerdir. Sonra hayvanına bindi, hayvanı yola çekilince yine telbiye ge­tirdi. Bir takımları' da bunu görmüşlerdir. Çünkü halk dağınık tyr şekilde geliyorlardı.

 

Devesi yollandığı vakit telbiye getirdiğini işitenler:

 

Resûlullah (s.a.v.) ancak hayvanı yola çekildiği vakit telbiye getirdi, de­mişlerdir. Sonra Resulullah (s.a.v.) yoluna devam etti. Beydâ düzüne çıktığı vakit tekrar telbiye getirdi. Bir takımları da bunu görerek:

 

Resûlullah (s.a.v.) ancak Beydâ düzüne çıktığında telbiye getirdi, demiş­lerdir.

 

Gerçek olan ise şu ki, Resûlullah (s.a.v.) hacca namazgahında iken niyet­lenmiş ve hem hayvanına bindiği vakit hem de Beydâ düzüne çıktığında tel­biye getirmiştir."

 

Bundan sonra Tahâvî, "Biz de buna kâniyiz. Ebû Hanife ile Ebû Yû­suf, (r.a.) de bu görüştedir" der.[bk. Tahâvî, Şerhu Meâni'l-Âsâr, II, 123.] Evzâî, Ata ve Katâde'ye göre ise, Beydâ'da ihrama girmek müstehabdır.